Ana Sayfa SİYASET “Hiç Kimse Marifeti Kendinden Sanmasın”

“Hiç Kimse Marifeti Kendinden Sanmasın”

2484
0
Paylaş

“Nankörlük Edenin Karşısında Olacağız”

“Hiç Kimsenin Bu Emeğe İhanet Etmesine İzin Vermeyeceğiz”

“Yük Olmak Değil, Yük Almak Zorundayız.”

“Sosyal Medya Gibi Boş Bir Mecrada Adım Saymanın, Naralar Atmanın Lüzumu Yoktur.”

Ordu’da siyasetin nabzı hiç düşmüyor. İktidarda, muhalefette, büyükşehirde, ilçe belediyelerde, teşkilatlarda yeni arayışlar, farklı düşünceler, sözlü atışmalar, yazılı çekişmeler hiç ara vermeden devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Ünye’de katıldığı bir radyo programında Ordu siyasetini oldukça meşgul eden açıklamalar yapan Ordu Milletvekili Ergün Taşcı, iktidara, muhalefete, odalara, sivil toplum kuruluşlarına dair Ordu özelinde ciddi özeleştirilerde bulundu.

Mir Kuzey Gazetesi olarak bizde bu açıklamaların ardından Sayın Taşcı ile görüşerek Ordu’da neler olduğunu, yapmış olduğu açıklamaların ne anlama geldiğini sorduk.

Siyaset kurumunun, ulvi bir amaca matuf hareket etmesi gerektiğini, AK Parti’nin bu ruhla kurulduğunu ve bugüne kadar da bu ruhu yaşattığı için milletinin desteğini aldığını söyleyerek sözlerine başlayan Taşcı, “Siyaset bir amaç için yapılır, bu amacı belirleyen de o toplumun milli ve manevi değerleri, o ülkenin adalet ve ahlak terazisi üzerinde duran refahıdır. Siyaset kurumundaki adalet ve ahlak birbirine öylesine bağlıdır ki, bu bağa zarar veren her hareket, her düşünce milletin gözünden düşmeye mahkumdur. Adaleti tesis etmeyen bir siyasetten ahlak bekleyemezsiniz. Ya da ahlaksız bir siyasetin adalet tesis ettiğini göremezsiniz. Bugün davamız adına şikayetlendiğimiz her konunun ardında işte bu ince çizgi vardır.

AK Parti olarak biz her şeyimizi milletimize borçluyuz. Milletimize verdiğimiz emeğe, ona duyduğumuz muhabbete borçluyuz. Bizi ayakta tutan işte bu emek ve muhabbettir. Bu emek kesintisiz, şartsız, şevksiz devam etmek zorundadır.

Bugün maalesef bu emek zayi edilmesin diye adeta nöbet tutuyoruz. Dünya ölçeğinde, Türkiye ölçeğinde, Ordu ölçeğinde her alanda nöbet tutuyoruz. Halbuki, biz bu günlere gelmek için ne badirelerden geçtik. Darbe teşebbüslerine, vesayet odaklarına, teröre, iç karışıklık sevdalılarına, dış güçlerin destekçilerine, ekonomik krizlerle karşı amansız bir mücadele verdik. 18 yılda Türkiye’yi eğitimde, ulaşımda, sağlıkta, enerjide, dış politika dünyanın sayılı ülkelerinden biri haline getirdik.

Şimdi siz okyanusları aşan bu gemiden kendi teknenizi çıkarmaya çalışacaksınız öyle mi? Şimdi siz bu büyük emeği bir kanara koyacak; adeta ihanet edercesine adamcılık yapacak, ekipçilik oynayacak, kendi çıkarlarınızın derdine düşeceksiniz öyle mi? Bir ben vardım, bir ben yaptım, bir ben buldum diyeceksiniz öyle mi?

Yok efendim. Bu davanın hiçbir mensubu buna fırsat vermez, vermeyecek. Biz, Sayın Cumhurbaşkanımızın yorgun gözlerine baka baka hiç kimsenin bu emeğe ihanet etmesine izin vermeyeceğiz. Bilakis, hızımızı kesen tüm niteliksiz yüklerden bir an önce kurtulacağız. İşte derdimiz budur. Söylediğimiz sözler, yaptığımız eleştiriler bundandır.” diyerek devam etti.

AK Parti davasına gönül vermiş hiç kimsenin hamasetle siyaset yapamayacağını, bu davanın ruhuna aykırı tutum ve davranışlar içerisinde olamayacağını söyleyen Ergün Taşcı, “Siyaseti ucuz kahramanlıklardan, popülist yaklaşımlardan kurtaramazsak hak ve hakikat hep yetim kalacaktır.

AK Parti’nin davası, mazlum coğrafyanın davasıdır, bu dava Kudüs davasıdır, bu dava büyük Türkiye davasıdır. Bu dava millet için sessiz devrim diye nitelendirilebilecek sayısız yatırımlar ve icraatların olduğu hizmet davasıdır. Şimdi bu büyük davaya ihanet edercesine nefsi saiklerle kısır çekişmelere, bayağı gündemlere, kişisel ajandalara dalarak şeytana teslim mi olacağız? Geçtiğimiz günlerde katıldığımız radyo programında söylediklerimiz aslında yeni bir şey değildir. Bilakis bir tekrardan ibarettir. Dün olduğu gibi bugün de söylediğimiz şeylerin tekrarıdır bu. Adalet, ahlak, ehliyet, liyakat ve bu değerleri ayakta tutmak için aramızda inşa etmek zorunda olduğumuz istişare kültürü ve kardeşlik hukuku.

Görevi, mevkisi, konumu ne olursa olsun bu davanın her bir mensubunun bu hususu çok iyi anlaması, özümsemesi ve bu düzeni bozan durumlara karşı şuurlu bir şekilde çok net tavır sergilemesi gerekmektedir.

İçeride ve dışarıda ülkemize karşı yapılan saldırıları görüyorken; partimize karşı sistematik olarak yürütülen zayıflatma politikalarını biliyorken; Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük Türkiye inşasındaki çabalarına, çırpınışlarına her gün şahit oluyorken, biz kumda mı oynayacağız?

Ordu olarak, büyükşehrimizle, ilçe belediyelerimizle, teşkilatımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, odalarımızla, üniversitemizle, yöneticilerimizle, bürokratlarımızla, tüm birimlerimizle Türkiye’nin bu büyük fotoğrafının içerisinde yerimizi almak zorundayız. Yük olmak değil, yük almak zorundayız. Ülkenin hızını kesen değil, ona ivme veren olmalıyız.

18 yıldır Ordumuza yapılan tüm yatırım ve hizmetler bizatihi devletimizin eseridir. Milletvekilleri olarak biz millet adına söyleyen birer elçiyiz. Biz vatandaşlarımızın talep ve şikayetlerini alır, ilgili kurumlara iletir, takibini yaparız. Bunu yaparken sosyal medya gibi boş bir mecrada adım saymanın, naralar atmanın lüzumu yoktur. Bu taleplerin bir kısmı hemen yerine getirilir, bir kısmı sıraya alınır, bir kısmı hiç yapılamaz. Devletin ve bürokrasinin işleyişinde, yatırımların hayata geçirilmesinde belli parametreler vardır, bunlar göz ardı edilirse o zaman düzenden, istikrardan, ekonomiden bahsedemezsiniz.

Belediye başkanları, yöneticiler, bürokratlar ya da memurlar da devletin hizmet uygulayıcılarıdır. Hasılı, hiç kimse marifeti kendinden sanmasın, kudreti kendinden bilmesin. Herkes görev tanımı içerisinde görevini layıkıyla yapsın, devlete yük olmaktan, millete zor olmaktan vaz geçsin. Söylediğimiz budur.

Bugünden tezi yok, Ordu olarak hepimiz aramızda hedef birlikteliğini tesis etmek zorundayız. Bizden sonraki nesillere kendi vizyonlarını gerçekleştirebilecekleri bir Türkiye bırakmayı amaç edinmeliyiz. Bugün Türkiye’yi merakla takip eden, yaptıklarını örnek gösteren bir dünya varsa bu rastgele olmadı, ne emekler, ne zorluklar var arkasında. Hiç kimsenin bu emeğe nankörlük etme hakkı yoktur. Kim buna yeltenirse bir karşısında olacağız.” diyerek sözlerini tamamladı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here