Ana Sayfa GÜNCEL VAR Hukuk

VAR Hukuk

816
0
Paylaş

TEKNOLOJİ VE BUNA OLUŞAN TOPLUMSAL ÇÖZÜLMELERİN “CİNSEL SUÇLARA YANSIMALARI”

Birbirinden farklı kültürel -manevi unsurlara ,tamamen farklı ekonomik ve eğitim seviyelerine sahip olan tüm insanlığa teslim edilen “aynı teknoloji”…

Bu başlık altında suç öncesi toplumsal çözülmeye kısaca değinmek istiyorum.

Telefon- internet ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ulaşım hızı ,ulaşım kolaylığı “sosyal medya,mesaj ve diğer iletişim araçlarının” insanların elinde her gün bir suç makinesi olarak ve bir çok olayın tetikleyicisi olarak kullanılma durumunu öne çıkarmak istiyorum.

Bu karmaşa içerisinde insanlarımızın değişen psikolojik durumlarının ellerinin altında bulunan teknolojiye yansıma biçimi maalesef ki büyük ölçüde suç teşkil edecek eylemlere dönüşmeye başlamıştır.

Mevcut teknoloji , bilim, haberleşme, ticari veya buna benzer olgun eylemler kullanılmak üzere tasarlanmış iken ,ülkemizde ve bir çok ülkede olduğu gibi daha çok , özel hayatın ve günlük yaşamın paylaşımı, kendini ifade etme çabası ,bireylerin kendi adlarına dikkat çekme niteliği taşıyan paylaşım ve davranış biçimleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Aslında bu durum , bireyleri çekirdek ailesinde ve genişledikçe işyerlerinde ve kamusal alanlarda farklı psikolojiler doğmasına sebebiyet vermektedir.

Gelinen noktada; Kullandığımız teknoloji ve buna bağlı ürünler , önce bilgi edinme veya bilgi paylaşımı olarak tezahür ederken ilerleyen safhalarda, zamana, bilgiye ve hatta yazımızın konusu olan kişilerin kişilik haklarına tecavüz edinilmesi noktasına gelmektedir.

Suç kavramı meydana gelirken, suçu işleyen kişinin önce manevi olarak bu olaya hazırlık yapması, karar vermesi daha sonra maddi eyle gerçekleştirerek netice de suç unsurunu tamamlaması gerekmektedir. Oysaki bugünkü teknoloji ile,kişinin suç teşkil eden eylemi için manevi unsur olan hazırlık aşaması çok kısa ve ani oluşmakta, daha sonra eylemlerin sıklığı, bu eylemlere karşı reaksiyon verilmemesi ,eylemlerin suç unsuru olduğu bilincinin yitirilmesi ve doğal bir eylem haline getirilme algısı oluşmuştur.

Oysaki her hangi birine karşı, içerisinde cinsel içerikli sözler olmasa dahi “maksadı ve anlamı gereği” ilgilisi ile ilişiği olmayan bireylerin, bir kadına veya erkeğe mesaj veya aramalar yoluyla onun huzurunu bozacak mahiyet içeren eylemleri “kişinin huzurunu bozma suçu” niteliği taşıyabilmektedir. Mesaj ve aramaların içeriğinde kişinin cinsiyeti şahsına yönelik bir içerik taşıması halinde ise doğrudan “cinsel saldırı suçu işlenmiş kabul edilebilmektedir”.İnternet,sosyal medya ,telefon veya mesaj yoluyla işlenen Cinsel Taciz ve cinsel saldırı suçları basit haliyle ,bireyin elinde bulunan teknolojik aletle bir başkasına karşı , sırf cinsel iç güdü öngörerek,bir takım mesajlar veya yazılar yazması veya telefonda sözleri sarfetmesi yeterlidir. Kaldı bu şekilde tacize uğrayan kadın veya erkeğin bu taciz nedeniyle, gerek psikolojik gerekse kamusal alanlardaki sarsıcı durumlara sebebiyet derece de hasara uğrayabileceği de unutulmamalıdır.
Bu sebeple ,bu tarz eylemler için ,yasa da 3 ayrı suç tipi öngörülmüştür.Birilerine karşı ,sözlü yazılı ve çeşitli hareketlerle onun huzurunu bozacak nitelikte cinsel içerik taşıyan eylemler için “cinsel saldırı ,cinsel taciz suçları ile birlikte sarkıntılık suçu”düzenlenmiştir.
Yasada düzenlenen cinsel saldırı –taciz suçlarının en sık işlendiği alan ise şekli itibariyle, telefon ve sosyal medya üzerinden yapılan eylemlerdir. Örneğin ,kişinin hiçbir ilişiği olmayan birine mesaj veya sosyal medya üzerinden “merhaba,günaydın ,iyi geceler,el sallama,vs basit eylemlerin dahi anlam ve maksat gereği kişinin huzurunu bozma veya cinsel suç teşkil edebileceğini unutmayalım.

Cinsel saldırı suçunun en basit hali olarak öngörülen yukarıda anlattığımız eylem ve benzeri davranışlar Türk Ceza Kanunun 105.maddesinde 2 yıla kadar Hapis veya adli para cezası olarak ceza almaya sebebiyet verebilecektir. Mağdura yönelik bedensel temas içermeyen yazılı, sözlü veya işaretlerle gerçekleştirilen cinsel davranışlar cinsel taciz suçu olarak kabul edilecektir. Yargıtay vücuda temas içermeyen davranışları cinsel taciz suçu kapsamında değerlendirmektedir.

Bu davranışlar; ıslık çalmak, cinsel organını göstermek, laf atmak,her türlü iletişim aracıyla (Whatsap,sosyal medya vs dahil )içeriği cinsel anlam taşıyan rahatsız edici yazılar göndermek, el kol işaretleri ile cinsel ilişkide bulunmayı önermek, soyunmak gibi hareketler ile söz ve davranışlar olabilir. Suçun faili veya mağduru farklı cinsiyetten kişi olabileceği gibi, aynı cinsiyetten de olabilir. Netice olarak toplumsal değerlerin internet üzerinden yok oluşunu izlerken, özellikle kadınların maruz kaldığı bu eylemlerin insan hayatına etkisi nazar alındığından bu eylemlere maruz kalanların gerekli görmesi halinde gizlilik talebiyle birlikte ilgili birimlere suç duyurusunda bulunmalarını tavsiye diyorum. Unutmayın ki “her suç ancak ilgili birimlere havale edilirse cezalandırılır”…

CİNSEL TACİZ SUÇUNDAN KESİNLEŞMİŞ CEZALARI OLANLARIN İFŞA EDİLMESİ GEREKTİĞİ VEYA KISITLANMASI GEREKTİĞİ TARTIŞMALARI

Son dönemlerde bu denli artış gösteren eylemlerin önüne geçilemediği, cezaların ve yaptırımların yeterli olmadığı yönündeki tartışmalar kaçınılmazdır. Buna karşılık ,önce laf atma, mesaj yazma veya bir takım basit eylemlerle başlayan bu tarz saldırı davranışlarının daha ağır eylemlere dönüşmesinin de önüne geçebilmek, bireylerin kullandıkları teknolojik imkanları sınırsız ve hesapsızca kullanmaları önlemek adına bu tarz eylemlerde bulunan kişilerin cezalarının kesinleşmesi ve hukuk süreçlerinin tamamen sona ermesinin ardından, bu eyleme maruz kalan mağdurun kimliğinin saklı tutularak suçu işleyenin kamuoyu önünde ifşa edilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Bu suçu işleyenlerin,sosyal medya ve iletişim araçlarını kullanmalarının belirli ya da belirlenebilir bir süre engellenmesi , sosyal sorumluluk projelerinde çalışma yükümlülüğü gibi bir takım yükümlülükler getirilmesinin de gerekli olduğu yönünde düzenlemeler yapılabilir. Suçun mağduru cinsiyet gözetmeksizin salt kişinin kendisi değil , ailesi , akrabaları ve tüm sosyal çevresi olacaktır. Ve bu büyük kitlenin de toplumu oluşturduğu ve toplumu oluşturan bireylere de bu suçun yansımasının ve uyandırdığı tedirginlik ve infialin de mutlak suretle üzerinde durulması gereken bir husus olduğu da açıktır.

Açıkçası toplum içerisinde yaşayan her bireyin, eylemleri neticesinde adli makamlara yansıyan bir şikayet olması halinde, gerek cezai gerekse toplumsal yaptırımlara maruz kalacağı hususu tartışmasız olup, her bireyin eylemlerinin sonuçlarının olacağını,özgürlüklerimizi kullanırken eylemlerimizin insanların kişilik haklarına saldırı içermemesi gerektiği gerçeği unutulmamalı, İnsana saygılı bir yaşam düzenine dönmeye yeniden başlamalıyız .Saygılarımla.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here