Ana Sayfa EĞİTİM ÇOCUKLARI HAYATA HAZIRLAYAN KURUM, ‘NİL BULUT KREŞ’

ÇOCUKLARI HAYATA HAZIRLAYAN KURUM, ‘NİL BULUT KREŞ’

14
0
Paylaş

Günümüzde çalışan anne ve babaların evlatlarını emanet ettikleri yerler olan kreşler artık eğitim yılının başlangıcı konumunda duruyor. İlçemizde ise kapsamlı eğitimi ile velilerin tercihi olan Nil Bulut Kreş’e giderek hem kurumu gezdik hem de işletme sahibi Nilüfer Türk ile söyleşi gerçekleştirdik.

Fatsa’da ismi çok anılan ve tanınan isimlerinden Nilüfer Türk kendisi ve işletmecisi olduğu kurumundan detaylı bilgiler verdi.

Daha yakından tanımak istediğimiz Nilüfer Türk, “Ben Nilüfer Türk, 1984 yılında Ünye’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Fatsa’da tamamladım. Daha sonrasında Gazi Osman Paşa Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulundan Beden Eğitimi Öğretmeni olarak mezun oldum. 4 yıl özel bir okulda Beden Öğretmenliği yaptıktan sonra ise ilk olarak Nil Bulut Spor Okulu ve sonrasına Nil Bulur Kreş’i kurarak eğitim hayatıma devam ettim. Nil Bulut Kreş’in bu yıl 4. Yılı. Bizim çok keyif aldığımız bir işletme, çok keyif aldığımız bir kurum. 2-6 yaş arası çocuklarımıza hizmet verdiğimiz, çocuklarımızı eğittiğimiz, onları hayata hazırladığımız; çocuklarımızın tüm geleceğini oluşturan çok keyifli bir eğitim kurumuyuz. Yuvayız daha doğrusu.” İfadeleri ile kendinden ve kurumdan bahsetti.

YAŞARAK EĞİTİM VEREN BİR KURUM

2-6 yaş arası çocukların oyunlar oynadığı, doyasıya eğlendikleri, eğlencenin yanı sıra hem hayata ve ilköğretime hazırlandıkları Nil Bulut Kreş’in eğitim programına değinen Nilüfer Türk, “Kreşimizde bulunan her yaş grubunun gelişimi farklı olduğu için her yaş grubunun hedef ve hedef davranışları farklı. Şöyle söylemek gerekirse 2 yaş grubunda genellikle davranış öğrettiğimiz, evden çıkan çocuklarımızın akranları ile bir araya geldiği, paylaşmayı öğrendiği, yeme ve tuvalet alışkanlığı kazandığı; anne ve babadan başka bir otoritenin de olduğu bildiğimiz bir grup oluyor. 3 yaş grubumuz artık yeme ve tuvalet alışkanlığı, akranları ile olma alışkanlığını kazanında onları artık biraz eğitim ve öğretim hayatına hazırlıyoruz. Renkler, sayılar, oyunlar; kendi becerilerini keşfetme dönemlerine göre yönlendirdiğimiz bir dönem oluyor. 4 ve 5 yaş grubu artık tamamen bebekliği bırakmış ve çocukluğa geçmiş bir grup oluyor. Onları da genelde daha alt gruplarda verdiğimiz eğitimlerin üstüne koyarak, İngilizce, müzik ve sporla desteklediğimiz; öncelikle 5 yaş grubunu ilköğretime hazırladığımız bir eğitim-öğretimimiz var. Bizim okulun en büyük avantajı şu ki biz yaparak ve yaşayarak eğitim veren bir kurumuz. Bir şeyleri anlatmak yerine izah etmek yerine onlara yaşatmayı tercih ediyoruz. Çocuklar sevdikleri, mutlu oldukları yere gelirler biz onları burada mutlu edebilmek için canla başla tüm yol arkadaşlarımızla beraber çalışıyoruz.” dedi

Ebeveynlerin ve çocukların en fazla zorlandıkları süreçlerde olan ilköğretim başlangıcı olan 1. Sınıfa hazırlık süreci ve yabancı dil konusunda Nil Bulut Kreş’te ne gibi eğitimlerin verildiğine değinen Nilüfer Türk, “Çocuklarımızı ilköğretime hazırlık sürecini yaş gruplarından örnek vererek anlatayım. 5 yaşa geçtiğiniz zaman artık eğitim programımıza oyun odağından çıkarak akademiye dönüyor. Artık harfleri, sayıları öğreniyorlar; matematiksel bazı çizim ve şekilleri öğreniyorlar. Onlara sürekli seneye artık böyle bir sınıfta değil de daha sıraların olduğu, ayakkabılarınızı çıkarmadığınız, yerde yuvarlanmadığınız, sınıfta bir öğretmenin olup, okuma yazma öğreneceğiniz, hayata hazırlanacağınız bir ortamda olacaklarını izah ederek devam ediyoruz. Bizim kreşimiz zaten bir yabancı dil kreşi, English Kids Akademi ile beraber çalışıyoruz. Biz İngilizce Öğretmenimiz var ve çocuklarımızla her gün 2 yaş grubu hariç hepsi İngilizce dersi alıyorlar. 2 yaş grubu daha yeni konuşmaya başlayıp, yeni alışkanlıklar kazandıkları için onlara sadece davranış öğretiyoruz. Diğer yaş gruplarımızın hepsinde İngilizce öğretimimiz var. Ve bu İngilizcelerin belki günlük hayatımızda çok algılayamıyoruz nereye vardığını ama bir sınıf günü ya da gecesi yaptığımızda ne kadar faydalı olduğunu görüyoruz.” dedi.

Geniş personel kadrosu ile miniklere eğitim ve bakım hizmeti sunan Nil Bulut Kreşte kalabalık ama bir okadar da keyifli kadrodan bahseden Kurucu Nilüfer Türk, belli mecburi kadro dışında öğretmenlerin, yardımcı öğretmenler, aşçı, yardımcı personellerin yanı sıra Müzik, beden eğitimi ve yabancı dil gibi branş öğretmenlerinin de kurumda olduğunu ifade etti.

Nil Bulut Eğitimine Farklı Katkılar

Nil Bulut Spor Okulu, Nil Bulut Kreş gibi Fatsa’da eğitim alanında birçok katkı sağlayan Nilüfer Türk’e gelecek planları hakkında sorduğumuzda ise, “Her yeni günü bir proje ile uyanıyorum ben. Beden Eğitimi Öğretmeniyim ben aslında anasınıfı ya da çocuk gelişimci değilim ama tabi ki öğretmen olmamım sebebiyle de eğitime gönül vermiş biriyim. Bir şeyleri yapıyorum, yoruluyorum ve bir daha bir şey yapmayacağım diyorum ki bu ödevi tamamlayınca hemen başka bir şey yapasım geliyor. Nil Bulur Kreş Fatsa’ya çok güzel bir yenilik getirdi. Hem fiziksel hem de içerik olarak çok dolu dolu bir kreş oldu. Şimdi biraz acaba Ordu’ya bir şube açsam mı veya biz şu an 0-6 yaş gruplar ile çalışıyoruz ama 6-12 yaş arasında bir boşluk var acaba onunla ilgili bir şey yapsam mı diye düşünmüyor da değilim. Ama sanırım rahat durmam diye düşünüyorum.” dedi.

“ÇOCUKLARIMIZA MÜSAADE EDİLMELİ”

Ülkemizde sıkça konuşulan ve tartışılan konulardan biri olan eğitim ve kuşak farkları ile alakalı değerlendirmesini yapmasını istediğimiz Nilüfer Türk önce öğretmen saygısı sonrasında ise aile çocuk ilişkilerinden bahsetti.

Nilüfer Türk, “Geçmiş ile günümüz eğitimini çok uzun bir değerlendirebilirim. Ben 40 yaşındayım. Bizlerin zamanı ile şimdiki zaman arasında hem çocukların davranışları hem velilerin davranışları konusunda hem de eğitim içeriği olarak çok farklılıklar var. Birincisi bizlerin zamanında öğretmen hem bizler için hem de ailelerimizin için çok fazla saygı duyulan, çok fazla hürmet edilen bir meslek grubuydu. Ama bugün dönüp baktığım zaman öğretmenlerimize o kıymet artık verilmiyor. Tabiri caizse bir veli bir anne baba elini beline koyarak bir öğretmene ortada bir şey yokken hesap sorabiliyor. Buna çok üzülüyorum. Bizim için öğretmen gerçekten böyle örnek insandı ama artık bu yok. Çocuklara gelince biz eskiden anne ve babalarımızda korkardık. Korkmak değil de saygı duyardık o da bize biraz daha hayata hazırlardı. Şimdi çocuklarımızı o kadar çok şımartıyoruz ki, tüm çocuklarımız prens ve prensesler muamelesi yapıyoruz ve bu yaşlarda bu kadar bu muameleyi gören çocuklar büyüdüklerinde, ergenliklerinde, yetişkinliklerinde ayakları yere sağlam basamıyor. Anne ve babalar çocuklarını hayata hazırlamaya müsaade etmiyorlar. Onların yerine düşünüyor, karar veriyor; çocuğa aç kalma duygusu yaşatmıyorlar; çocuğa eksiklik duygusu yaşatmıyorlar. Çocukların her şeyi fazlasıyla onların adına yapılıyor. Bu belki anne ve baba olarak onları mutlu ve tatmin ediyor olabilir ama çocuğumuzu hiç hayata hazırlamıyoruz. Anne ve babalarımızda da çok büyük farklar var.”

DURU EĞİTİMDEN KAPSAMLI EĞİTİME

Türk, “Eğitim içeriği olarak biz çok daha duru bir eğitimdik. Hep şöyle örnek veriyorum, Coğrafya dersinde Türkiye 7 bölge bunların dağları nedir, akarsuları nedir, tarım ürünleri nedir diye öğrenirdik ama şimdi ki sorulara insanın aklı hayali almıyor. Matematikte 2 bilinmeyenli denklemlerin yerini gerçekten sayfalar dolusu mantık soruları aldı. Çocuklarımız bu eğitim sisteminde çok zorlanıyorlar. Aynısı bizim içinde geçerli ben kendi alanım içinde bahsetmem gerekirse. Bir bizlerin okuduğu anasınıfı ile şimdiki anasınıfları çok farklı. Geçmişte biz oyuncaklarla oynuyor, resim falan yapıyorduk. Şimdi olan eğitimin içeriğine bakıyorum, çok daha dolu ve çok daha fazla bu nedenle çok yükleniliyor çocuklara. Tüm bunlarla beraber geçmiş ve günümüz ile alakalı çok farklar var. Hangisi daha iyi diye sorarsanız bizim öğretmenlere olan saygımız, bizim anne ve babalarımıza olan saygımız ve o eğitim sisteminin duruluğu tartışmasız çok güzeldi. O dönemde yetişenler şuan Türkiye’nin lokomotifi ve ülke için bir şeyler yapıyorlar. Benim anne ve babalara tavsiyem şu ki; şöyle bir cümle var ben çocuğumla arkadaş olacağım. Hayır efendim, ben çocuğumla arkadaş olamam. Ben çocuğumun annesiyim, babasıyım bu görüşü kabul etmiyorum. Anne, baba ve çocuk arasında bir saygı çizgisi olmalı. Çocukların bir şey talep etmesine mutlaka ama mutlaka müsaade edilmeli. Lütfen aç kalmasına, bir şeyi talep etmesi, istemesine lütfen müsaade edilmeli diye düşünüyorum. Böyle olursa bizleri daha güzel bir Türkiye bekleyecek diye düşünüyorum.” diye konuştu

“ÜLKE VE ATATÜRK SEVGİSİ”

Hem bir eğitimci hem de bir anne olarak geleceğe bir mesaj vermek isterse bunun ne olacağını sorduğumuz da ise Nilüfer Türk, “Eğitim kurumuzda ki çocukların yaşı gereği gelecekle ilgili mesaj veremeyebilirim ama biz ne yapıyoruz hayata hazırlıyoruz. Çok korumacı olmaktan ziyade bazı şeyleri travma yaşamalarına müsaade ediyoruz. Mesela arkadaşının onu itme duygusunu, düşünce canlarının acıma duygusunu vs. yaşamalarına müsaade ediyoruz. Bu çocuklarımıza mesaj işini bir anne olarak kendi açımdan söyleyeyim. Benim oğlum 12 yaşında ve aklı erdiği günden bu yana şunu söyledim. Öncelikle ülkesini ve Atatürk’ü sevecek. ‘Ne Mutlu Türk’üm’ demekten asla vazgeçmeyecek ve okumak için okumayacak; okumaya da bilir ama bir meslek sahibi olacak. Ekmeğini kazanacak ve bu ülkenin istihdamına katkı sağlayacak, bu ülkeyi şaha kaldırmak için elinden geleni yapacak. Bizim kırmızı çizgilerimiz bunlar. Tabi bizim şuan kreşte çocuklarımız daha küçük oldukları için bunları anlayamıyorlar. Ama biz onlara nasıl mesajlar veriyoruz. Bizim kurumumuzda tüm milli ve dini bayramlar coşkuyla kutlanır. Kutlanmaması mümkün değil. Manevi değerlerimizi veriyoruz. Kandillerimiz aynı şekilde kutlanıyor. Tüm belirli gün ve haftaları yaşayarak gösteriyoruz onlara. İtfaiye haftası ise İtfaiyeye; orman haftası ise ormana; temizlik haftası ise ‘çocuğum temizle’ demekle olmaz onların ellerine poşetleri ellerine veriyoruz ve çöp toplatıyoruz. Bu çocuklarımızı hayata hazırlamaksa ve geleceğe mesajsa biz onlara bu şekilde mesaj veriyoruz. Şartlar müsaade ettiği kadar elimizden geldiğince çocuklarımıza uygulamalı olarak hayatı gösteriyoruz. Onları bir şekilde hayata adapte etmeye çalışıyoruz.” dedi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here