Ana Sayfa Slayt İstenilen Eşitlik, İstenilen Eşit Yaşam

İstenilen Eşitlik, İstenilen Eşit Yaşam

7733
0
Paylaş

Öncelikle bu yazıya şu detayla başlamak istiyorum. 8 Mart Kadınlar Günü hayatınızda bulunan kadınlara hediyeler alma, neşeyle “Kadınlar Günün Kutlu Olsun” deme, diğer özel günlerde yapılan faaliyetleri yapma yani memnun etme günü değildir. Kadınlar Günü toplumda kadına verdiğiniz hakları, değeri anlama ve kadını toplumda hangi seviyeye koyduğunu sorgulama günüdür…

8 Mart Kadınlar günü eşitliği, emeği ve kadının toplumda ki yerinin konuşulduğu, savunulduğu bir gündür.

8 Mart 1857 tarihinde New York’ta bulunan bir tekstil fabrikasının çalışma saatleri, çalışma koşulları ve düşük ücrette ki maaşları için kadın işçilerinin greve başlaması ve bunun ardından kadınların ayaklanması ile işçi dayanışmasının üst seviyelere çıktığı bir protesto ile ses getirmiştir. 8 Mart, Dünyada Emekçi Kadınlar günü olarak tarihe geçmiştir fakat günümüzde sadece işçi kesimi altına alan bir gün olmaktan çıkmış ve toplumda sesini duyuramayan kadınların günü olmuştur.

Sevgililer günü gibi, yıldönümleri gibi ve diğer özel günler gibi hayatınızda bulunan kadınları kapitalizm ile mutlu etmek yerine; 8 Martta kadını toplumda koyduğunuz yeri sorgulayarak kadına eşitliği sağlama günüdür.

“Diren!” adlı filmde kadınların geçmişte yaşadıkları eşitsizliklere ve toplumda ki geri planda kalmışlığa karşı ayaklanmalar anlatılıyordu. Kadınların oy kullanma haklarının olmaması, daha zor ve alt işlerde çalıştırılması ve toplumda geri planda tutulmasına karşı seslerini duyurmaya çalışan kadınların çabaları gösteriliyordu. Geçmişten bu güne kadar kadınlar hala eşitliği, hala toplumda söz sahibi olmayı ve ataerkil yapının altında ezilmemek için seslerini duyurmaya devam ediyorlar.

Hala doğumunda kız olan bebeği daha çok koruyarak, erkek olan bebeği daha da severek büyütülen bir zamandayız; hala bazı kültürlerde ve toplumlarda kadınların doğar doğmaz ezildiği bir dünyadayız; hala eşit değiliz ve hala eşit olmayan bir yapıdayız.

İşçi grevleri ve dayanışmasıyla başlayan ve evrensel olan bu gün artık şiddet mağduru, toplumda dışlanmış, ötekileştirilen ve sessizliğe mahkum olan kadınların da günü oldu. Artık siyasetten gündelik yaşama kadar kadına nefret söylemlerini azaltmak, erkek egemenliği altında daha dik olabilmek ve kadın olarak toplumda daha etkin rol almak amacıyla dünyada bütün kadınların bir araya geldiği ve haklarını savunduğu gündür.

8 Mart hakların ve eşitliğin günüdür.

8 Mart Kadın- Erkek eşitliğinin günüdür.

8 Mart Senin ve Benim Günümdür.

Kadına yönelik her türlü şiddete dur deme, kadına yönelik toplumsal eşitsizliği yok etme ve kadını cinsiyetine göre değil insan olarak görme günüdür.

Şuan kimse ben kadına eşitsizlik yapmıyorum demesin. Aslında toplumun her alanında kadına eşitsizliği yapıyor ve yapmaya devem ediyoruz. Artık “Kadın” kelimesini bazen hakaret olarak dahi kullanabiliyoruz. Evimizde bir bardak suyu dahi cinsiyeti kadın olan insandan istiyoruz. Kırsın dizini evinde otursun diyerek kadını toplumdan soyutluyoruz. “Kız kısmı öyle şeyler yapmaz” diyerek taa çocukluktan başlayarak belki ölene kadar “kadın” olduğu için öteki kılıyoruz. Kadınlarımızı toplumda her zaman bir mahkumiyet ve mecburiyet içinde tutuyoruz. Kadın hesap ödemez derken dahi kadını güçsüz, savunmasız, erkek karşısında kimliği olmayan olarak görüyoruz.

Kadınlar da toplumda söz sahibidir, kadınlarda hesap öder, kadınlarda bir bireydir, kadınlarda yaşar ve yaşamaya devam eder, kadınlarda sever, kadınlarda dışarılarda rahatça gezer, kadınlarda insan olarak bu toplumda dik durabilir ve yaşayabilir. Dinde ya da yasalarda kadını ezen, ötekileştiren ve haklarını elinden alan kurallar yoktur. Bilinmelidir.

Kadın erkeğin karşısında güçsüz olan, kadın toplumda geri tutulan, kadın hizmet etmek zorunda olan, kadın namus temsili olan, kadın cinsel obje olan, kadın ağlatılan, kadın şımartılan, kadın susturulan ve kadın ezilen değil; Kadın eşit hak ve özgürlüklerle yaşayan olmalıdır.

Feminizmde de, kadın haklarını savunan herkeste ve 8 Martta erkek düşmanlığı gibi mantıksız ve saçma nedenler değil; Toplumsal eşitlik, eşit hak ve özgürlükleri savunurlar. Kadınlar geçmişten günümüze yaptıkları 8 Mart devrimleri ile daha da hak kazanmışladır.

8 Mart Kadınlar Günü Dayanışmanın, Sessizliğin, Eşitliğin, Ötekileştirmeden Yaşamın Sesidir.

Son olarak günümüzde Türk Kadınına eşitliği, eğitim hakkını, oy kullanma hakkını, toplumda ve siyasette söz sahibi olma hakkını, seçme ve seçilme hakkını, velayet ve miras hakkını, tek eşliliği, evlilik yaşını; kısaca bugün başımızı dik tutmamız için gereken tüm hakları dünyanın çoğu ülkesine göre ilk sıralarda kadınına tanıyan Mustafa Kemal ATATÜRK’e bir kez daha sonsuz teşekkürler.

 

 

Gökçe YEŞİLLER

 

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here