Ana Sayfa GÜNCEL Fatsa Doğa ve Çevre Derneği’nin Raporu Hazır.

Fatsa Doğa ve Çevre Derneği’nin Raporu Hazır.

1116
0
Paylaş

Ordu-Fatsa   Bahçeler Köyünde Beş Yil Önce Faaliyete Geçen Siyanürlü Altin Madenciliğinin Çevresinde Yarattiği Ölümcül Zararlari Anlatan Rapor’a Dair ;

FATSA DOĞA VE ÇEVRE DERNEĞİ

Ordu-Fatsa-Ünye havzasında yaşayan vatandaşlar son beş yıldır dünyada “vahşi madencilik” olarak adlandırılan bir çevre felaketiyle karşı karşıyadır. Fatsa halkı bugün Avrupa Birliği ülkelerinde ve dünyada bir çok ülkede yasak olan açık liç yöntemiyle siyanürlü altın madenciliği uygulamasıyla karşı karşıyadır.

Siyanürle üretim yapılan maden için meşhur Ordu kestane balının ana kaynağı olan kestane ormanları kesilmekte, fındık bahçeleri yok edilmekte, toprağın adeta derisi yüzülmekte, su kaynakları zehirlenmekte ve yok edilmektedir.

Siyanürlü açık liç yöntemiyle yapılan bu vahşi madencilikte milyonlarca ton toprak düz bir zemine serilip üzerine onlarca ton siyanür püskürtülmekte, içindeki kum şeklindeki altın çekilip alınmaktadır. Geriye kalan zehirlenmiş haldeki milyonlarca ton atık topraksa gelişi güzel bir yere yığılmakta ve çevrede yaşayan canlıların hayatları için büyük tehlike yaratmaktadır. Ayrıca maden bölgesinin alt kısımlarında bulunun köyler için ciddi bir heyelan riski mevcuttur.

Özellikle yaz aylarında siyanürün sera gaz etkisiyle bölgedeki insanlar, hayvanlar ve bitki örtüsü zarar görmekte, madenin ortaya çıkardığı ağır metaller zehir saçmaktadır. Yani siyanür sadece topraktaki altını çözüp ortaya çıkarmamakta bunun yanında kurşun, arsenik ve kadmiyum gibi zehirli metalleri de açığa çıkarmaktadır.

Bu ağır metaller önce madenin çevresindeki yaşam alanlarını zehirlemekte, ardından dereler, ırmaklar ve deniz yoluyla da geniş bir alandaki canlı yaşamına zarar vermektedir.

Başta Fatsa olmak üzere Ünye ve Ordu ilinin geleceği tehlike altına atılmakta, mevcut madenin 3960 dönüme çıkarılması ve sadece Fatsa ve çevresinde 73500 bin dönümlük alanda arama ruhsatları verilerek siyanürlü madencilik yapılması birileri tarafından planlanmaktadır.

Bir başka deyişle Kurşunçalı Dağından, Bahçeler’deki mevcut maden alanına kadar uzanan bir yay kuşağında Fatsa siyanür kuşatması tehlikesiyle karşı karşıyadır. Aslında siyanür kullanılmamış olsa bile açık liç yöntemiyle üretim yapılan madencilikte doğal tahribat çok büyüktür. Ama ne yazık ki siyanürün de kullanılıyor olmasıyla sonuçlar çok daha ağırdır.

Başta da belirttiğimiz gibi siyanür sadece topraktaki altını çözmekle kalmıyor kadmiyum, arsenik ve kurşun gibi çevreye ağır tahribat veren zehirli ağır  metalleri de ortaya çıkarıyor. İşte siyanür madenciliğinin kaçınılmaz bir sonucu olan ağır metal zehirlenmeleri, Doçent Doktor Mehmet Aydın ve arkadaşları tarafından bilimsel bir çalışmayla da kanıtlanmış durumdadır.

32 TOPRAK VE 11 SU ÖRNEĞİ DÜNYA ÇAPINDA OTORİTE OLAN KANADA’DAKİ ANALİZ FİRMASINA GÖNDERİLDİ

Fatsa’daki siyanürlü altın madeninin çevresinden, madenin çevresindeki derelerden, bu derelerin aktığı Elekçi ırmağından ağırlıklı olmak üzere uluslararası kriterlere ve kurallara uygun olarak                            32 toprak ve 11 adet su örnekleri alınmıştır. Alınan bu örneklerin laboratuvar şartlarında tasnifi yapılmış, gerekli miktarlarda paketlenmiş ve bu alanda dünya çapında otorite olan Kanada da firmasına analizleri yaptırılmıştır.

 ÖLÜMCÜL DÜZEYDE KURŞUN, ARSENİK VE KADMİYUM TESPİT EDİLDİ

Bu çalışmada insan sağlığına ölümcül etkiler yapan ve “ağır metaller” olarak nitelendirilen  kurşun, arsenik ve kadmiyum metallerinin bölgedeki topraktaki değerleri tespit edildi. Yerin altında olduğu sürece insan sağlığına hiçbir zararı olmayan bu elementler, bu türden vahşi madencilik uygulamalarıyla ve siyanürün etkisiyle yer üstüne çıkarıldıklarında ölümcül hale gelebiliyor.

NORMALDEN 7 KAT DAHA FAZLA ÖLÜMCÜL KURŞUN

Yer kabuğunda ortalama 20 ppm (milyonda bir) düzeyinde olması gereken kurşun değerleri, madenin çevresinde yaklaşık 5 ila 7 kat arasında daha fazla çıkmıştır. Yapılan çalışmalar ortamda 110 ppm’den (milyonda birden) daha fazla olan kurşun miktarının bu çevredeki canlı popülasyonunun %50’si için ölümcül olabilmektedir. Madenin yakın çevresinde bu düzeyin 110 ppm’den daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Madenden uzaklaştıkça da kurşun değerlerinin azaldığı tespit edilmiştir. Yani bu veriler öncelikle madenin çevresindeki köylerde ve mahallelerde (Yukarıbahçeler, Bahçeler, Sarıhalil, Maksutlu Maksutlu, Erenyurt, Yukarıtepe, Aşağıtepe vb) ikamet eden vatandaşlar için ciddi hayati riskler söz konusudur.

FATSA’NIN İÇME SUYU KAYNAĞIDA OLAN ELEKÇİ IRMAĞINDA 10 KAT DAHA FAZLA ÖLÜMCÜL KURŞUN VAR

Mesela Bahçeler ve Erenyurt vadisinin Elekçi ırmağına Kızılcasu deresi ve Erenyurt (Sap) deresi ile kavuşmuş olduğu bölgedeki yapılan istasyonda kurşun değeri 10 kat kadar daha fazla çıkmıştır. Bu durum, Bahçeler ve Erenyurt bölgelerindeki metal kirliliğinin dereler vasıtasıyla Elekçi ırmağına transfer edildiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ayrıca çok çarpıcı bir detay karot örneklerinin yüzey kısmındaki yani günümüzdeki kurşun değerleri ile daha derin kısımlarındaki yani 20 yıl öncesi kurşun değerleri arasında 2 kat fark olduğu tespit edilmiştir. Yani siyanürle, açık liç yöntemiyle üretim yapılan bu madenle birlikte Fatsa ve çevresinin her geçen gün daha fazla zehirlendiği ortadadır. 

MADENİN ÇEVRESİNDE 7 KAT FAZLA ARSENİK VAR

Saha çalışmalarının ardından yapılan laboratuvar analizlerinde arsenik değerleriyle ilgili de çok çarpıcı sonuçlara ulaşıldı. Yer kabuğunda ortalama 13 ppm (milyonda bir) olan Arsenik değerleri ise, madenin yakın çevrelerinde 6-7 kat daha fazla olduğu tespit edildi. Madenin çevresinde 73-93 ppm olan değer, Bahçeler ve Erenyurt vadisinin Elekçi ırmağına kavuşmuş olduğu bölgede ise 4 kattan daha fazladır. Yani bir kez daha görülmüştür ki maden öldürüyor. 

ADMİYUM NORMALDEN 5 KAT DAHA FAZLA

Kadmiyum değerlerine baktığımızda ise yer kabuğunda 0.3 ppm olan normal değerlerin, maden çevresinde geçildiği belirlenmiştir. Yine 13 nolu istasyonda bu değerin 5 kattan daha fazla olduğu belirlenmiştir.

 SULAR ALARM VERİYOR

SUDAKİ ALİMİNYUM 30 KAT DAHA FAZLA

SULARIMIZDA AĞIR METAL KİRLİLİĞİ VAR

       Madencilikte en çok kullanılan üretim girdilerinden birisi de çevredeki su kaynakları olmaktadır. Siyanürlü Altın madeninin yakın çevrelerinde aliminyum değerleri, madenden daha uzak yerlere oranla 30 kat daha fazla, kadmiyum değerleri 25 kat daha fazla, bakır değeri 4 kat, kurşun değerleri ise 18 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda maden çevresindeki su kaynaklarında ciddi oranda ağır metal kirliliğinin olduğunu söylemek mümkündür.

         BUGÜN MAHALLELER VE KÖYLER, YARIN BÜTÜN FATSA

         Son olarak şu noktanın altını çizmek gerekirse, maden çalışmaya başlayalı daha 5 yıl olmadan çevreye yaydığı zehirlerin tahribatı artık gözle görülür seviyeye ulaşmıştır. Bölgedeki bir çok vatandaş suların içilemediğinden yakınırken , yüz yıllardır kullandıkları dede yadigarı su kaynakları da bir bir ellerinden alınmaktadır.

Bugün için ağır metal dediğimiz canlıların sağlığına büyük tehdit oluşturan metallar maden alanı ve çevresinde yoğun olarak bulunmaktadır. Bir başka deyişle maden çevresinde bulunan mahalleler ve köyler ciddi risk altındadır. Ancak Karadeniz gibi yoğun yağış alan, toprak yapısı asidik formda olan  bölgemizde bu kirletici zehirlenmenin,  yağmur sularıyla, yüzey sularıyla, dereler ve nehirler yardımıyla denizlere ve tüm çevreye yayılması kaçınılmazdır. Bu ölümcül tehlikeden en fazla etkilenecek canlılardan biri de besin piramidinin en üstünde yer alan insanlar olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Şu noktaya da dikkat edilmesi gerekir ki, bu belirtilen zehirlenme değerleri, madenin bugünkü hacmiyle ilgilidir. Yani madenin iki kat daha fazla büyütülmesi ve 15 yıl daha üretim yapmayı planlaması durumunda tehlike çok daha büyüyecektir. Ayrıca Fatsa’nın başka bir bölgesinde ikinci bir madenin işletme ruhsatının ihaleye açılacak olması tehlikeyi ve zehirlenmeyi çok daha büyütecektir.

10 MİLYON DOLAR İÇİN 3,5 MİLYAR DOLARLIK FINDIK ATEŞE ATILIYOR                                                       

Peki ne pahasına ve neden Fatsa, Ünye ve Ordulu vatandaşlarımızın hayatları tehlikeye atılıyor? Neden Türkiye’nin gözbebeği olan bu coğrafyamızdaki doğal ortam zehirleniyor? Dünyada her yıl üretilen bir milyon ton fındığın 700 bin tonu Türkiye’de üretilmektedir. Bu 700 bin ton fındığın 214 bin tonu da her yıl Ordu-Fatsa-Ünye havzasında üretilmektedir. (2017 rakamları) Fatsa-Ünye havzasında yıllık üretim miktarı bunun %50 si yani 107 bin ton kabuklu fındıktır. Fındığın ortalama olarak her yıl Türkiye’ye ihracat getirisi 2-2,5 milyar dolar civarında. Yani Ordu ilimiz her yıl minimum 700 milyon dolarlık bir fındık gelirine sahip. Beş yılda bu 3,5 milyar dolar eder. Bu siyanürlü zehir madeninin beş yılda devlete sağladığı katma değer sadece yaklaşık 10 milyon dolar.

Yani özetle fındık Türkiye’ye beş yılda 3,5 milyar dolar gelir getirirken, siyanürlü zehir madeninin beş yılda devlete sağladığı gelir en fazla 10 milyon dolar. İnanılması çok güç bir durum ama Karadeniz ve Ordulular bugün bu tabloyla karşı karşıya. Kestane balı, çeşitli meyveler, tarım ve hayvansal ürünlerle balıkçılıktan elde edilen gelirler de eklendiğinde aradaki uçurum daha da büyümektedir.

Bugün özellikle büyükşehirlerimiz insan yoğunluğu ve aşırı nüfusları nedeniyle büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. Devletin ve sorumlu yöneticilerin acilen yapmaları gereken, kırsal bölgeleri cazip hale getirerek, üretimi teşvik ederek büyükşehirlerdeki nüfus yoğunluğun azaltmak olmalıdır. Bugün Karadeniz’de tarımsal üretimde yaşanan bütün zorluklara ve girdilerdeki fiyat artışlarına rağmen vatandaşlarımız, köylülerimiz, çiftçilerimiz üretimlerine devam etmekte, hayata tutunmaya çalışmaktadır. Ancak ormanları katledilen, toprakları zehirlenen, suları ve tarım alanları yok edilen insanların bu bölgede tutunabilmeleri imkansız hale gelecektir.

Temiz su kaynaklarımızın,ve doğal ormanlarımızın geleceği, temiz su havzalarımızın korunması, insanlarımızın ucuz ve güvenilir gıda, sağlıklı su ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve gelecek kuşaklar için emanetçisi olduğumuz bu topraklar, kısa süreli, gerçek maliyetleri hesaplanmamış projelere heba edilmemelidir.

Gerçek zenginlik doğamız, suyumuz, toprağımız ve bunların bizlere bahşettiği bir mucize olan fındıktır.

Son olarak bütün bu bilgilerin, analizlerin, belgelerin sonucunda bölgemizde ve Türkiye’de aklı selimin galip geleceğine dair inancımızı koruyoruz.

Saygılarımızla…

                                                                                   Fatsa Doğa ve Çevre Derneği

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here